29 Nisan 2013 Pazartesi

Umursanmak

Bunu yazmamın sebebi içimde saklı,düşünüp arasam belki sobeleyebilirim.Yaşadıklarını,üzüntülerini ve kederlerini yazıya,dile yüzeysel,sade dökebiliyorsan bu diğerleri için oldukça basit oluyor.

"çok acı çekiyorum, üzülüyorum " ile " yağmurları çok severim gözyaşlarımı saklıyorlar " arasında aslında bakarsan hissiyat açısından fark yok.Biri gözyaşının etrafına rimel çekiyor,diğer salt saf gözyaşını akıtıyor.Bize ise belirgin,renkli olan gözyaşı daha cazip geliyor.Onun yaşadıklarını ustura yarasına tuz basmış gibi cıvıl cıvıl olarak görüyoruz.İçimizde bir anlam kazanıyor onun acısı zira o acısını aktarabiliyor.Bu yüzden sen daha mühim daha içsel algılıyorsun.

Diğer yandan sade gözyaşı akıtan bize oldukça sıradan,rutin gündelik üzüntüymüş gibi geliyor.Onun acısını özelleştirmiyoruz.Heyecanlı liseli ağlayışları gibi küçümseyebiliyoruz hatta bazen.

 " ne kadar lüzumsuz şeylere canını sıkıyorsun "
 "ahaha olum mal mısın ya üzüldüğün şeye bak"

Niye böyle?

Bir yanda acısını tabak tabak satan diğer yanda peçetesine akıtıp bırakan,birinin acısı ortaklaşa herkese pek yadigar.

Diğerinin kendine mahrem daha özel halbuki.

Kelimelerle oynayınca mı mühimleşiyor yaşantılar?
Kelime cambazlığı yaparak mı acı paylaşılır sadece?
Her dertte kendinde bir şeyler bulduğunda mı senin için umursanır bi durum olacak?

Finlandiya'da dağ evinde,markizde oturmuş,avucunda kadehi,karşısında şöminesi,kulağında odun çatırtısı.Aklında zamanında ayrıldığı sevgilisi,kalkıyor aniden.Defter kalem.Dönme dolap gibi kelimeler ortak yaşanmışlıklar.Diller de :

" vay amk adam yazmış abi "

Karşısında, bir çarşaf içinde kemik sayımı,derin göz çukuru mor mor,kanser eşi yatıyor.Elini sıkmaya mecali yok.Gözlerine bakıyor.Gözler kayıyor.Kulaklar da makinenin duraklayan sireni,kaybediyor.
Yıllar geçiyor,anlatamıyor hiç.Yine de ümidi var.Bir gün mutlaka buluşacak onunla O'nun izniyle O'nun sevgisi ile.Sabırlı görünüyor,susuyor. Diller de:

"Ya eşi öldükten sonra böyle oldu işte"

Rutinleşiyor fark etmeden her şey.Afrika'da çocukların ölmesi ne kadar normal,sıradan artık.

"Afrika'da çocuklar ölüyor." Diller de :

" Sistem böyle abi "

Kızgın toprağına diline yapıştırmış minik Odongo,Susuzluğundan güneşin alnında kavruluyor.Ailesi 10 km ötedeki çeşmeye giderken saldırıya uğradı,babasının elleri ve kollarından bağlayıp  karnına bıçak kesikleri attılar.Yarıklardan kurumuş bağırsakları çıkmaya başladı artık.Odongo'nun ağlayacak gücü kalmadı yanından bir sürü insanlar geçiyor,kadınların eteğini tutuyor annesi diye,aldırmıyorlar pek zira herkes kendi akrabalarının peşinde.  Diller de :

"uf çok etkilendim ya :(.. çocuklar ölmesin"  bunun tesiri de zaten 5-6 gün sürüyor.Herkes için değil tabii bu.

Odongo'nun anlatacak duruma bile yok.

Fakat insan umursanmak ister.Bazen yaşadığı saçma sapan acının bile yeri ayrı olsun ister.Peki ben şu an bu yaptığım tezatlığın farkında mıyım ? Evet.Bizzat bu yazdıklarıma rimel çektiğim için,kelimelerle oynadığım için abes durmuyor muyum kendimle çelişmiyor muyum? Evet bak hala...

Belki idrak edebilme ve belirtmek amacıyla yaptım ama yine de çelişkiden bir pay götürmüyor.Bunun için diğer taraftan da yazacağım,sade olandan ;

" çıldıracak gibiyim bazen "

Peki şimdi,

Meyve tabağındaki dilimlenmiş elma mı ?

Yoksa dalında duran elma mı ?

Hangisi daha makbul ?