31 Ekim 2014 Cuma

Fanus


"Ne zaman bir şeyler yazmayı denesem giriş cümlesi beni oldukça zorluyor." diyorum. Oralı olmuyor. Kağıdı buruşturup hızlıca tekrar açıyorum. O, elindeki kar küresini 5-6 saniye hızlıca sallıyor, kar tanelerinin Noel Babanın üzerine dökülmesini izliyor bir süre, sonra tekrar sallıyor. Tüm bunları tekrarlıyor yarım saattir.

Yanına gidiyorum, "Noel Baba'nın neden kırmızı giydiğini biliyor musun?" diyorum, cevap vermiyor. "Anlatmamı ister misin?" diyorum, cevap alamıyorum. "Neyse bugün annem gelecek eve, onunla tanışırsın" diyorum. Birkaç saniye durup yüzüme bakıyor, sonra önüne dönüp kar küresini sallamaya devam ediyor.

Dışarıda küredeki gibi olmasa da hafif kar var. Cama konan kar tanesinin suya dönüşmesini izliyorum. Bu bana bir şeyleri çağrıştırıyor. "Muhabbetine de doyum olmuyor ya" deyip olabilecek en klişe ironiyi yapıyorum. Aldırmıyor.

"Herkes bir şeylere adıyor kendini buna dikkat ettim, kimisi bir futbol takımına, kimisi işine, kimisi filmlere, kimisi bir ideolojiye, kimisi bir oyuna, kimisi tipine, kimisi karşı cinse." diyorum. Bunu şimdilik bir yere bağlayamadığımı ama öyle bir şeye adanmalı ki en azından gelip geçici olmamalı diye düşündüklerimi anlatıyorum. Bana bakıp gülümsüyor bu sefer. Tekrar kar küresini sallayıp, izlemeye koyuluyor. Saçlarımla oynamaya başlıyorum. Bir şeyler soruyorum, cevaplamıyor yine. Müzik açayım ben en iyisi, iyi gider diye düşünüyorum.


                             


Zil çalıyor. Oturuyoruz. Annem çok üşümüş. Baya özlemiş beni, sevdiğim bir şeyler almış gelirken, yiyoruz. Annem sorular soruyor bana, bazen de bir şeyler anlatıyor. Ben sadece dinliyorum. Yemeğe devam ediyoruz. O yemiyor, kar küresi elinde hızlıca sallıyor ve sertçe masaya koyuyor bi an. Birkaç saniye bekleyip konuşmaya başlıyor:

"Bu savaşın sonu ne olur bilmem, safımı bile bilmiyorum tam olarak. Kime karşı savaşacağımı da bilmiyorum, ben olduğumu iddia ediyorlarmış. Biri de sen yoksun diyor. Bazı şeyleri görüyorum artık. Eskiden çok derdim, benim içimde bir şeyler var ama tam olarak bilmiyorum, anlatamıyorum diye. İşte sanırım artık oluyor. Deliklerden bir şeyler görebiliyorum, anlamaya başlıyorum. Ama eskisine nazaran daha çok karışıyor her şey. Böyle olacağını hiç tahmin etmezdim. Dünyadaki birçok insanın hayatında olan bir o kadar da bi'haber oldukları bir şeyler öğrendim. Bunu aramam gerekiyormuş. Düşünsene. Çok az kişinin bildiği bir şeyler bileceksin, göreceksin. Fakat bu bildiklerinden kibirlenmemen gerektiğini anlayacaksın. Bunları insanlarla paylaşmakta serbestsin. Zor mu gözüküyor ? İnsanlar sadece kanlarıyla, mallarıyla, vücutlarıyla kibirlenmiyor. Edindikleri bilgi ile de kibirleniyorlar bunu biliyor musun ? Bilgi ne için kullanılır ? İlginç bilgi ha ? Ahahaha...

Şu ağızlardan köpükler saçarak birbirlerini ikna etmeye çalışan insanları gördükçe midem bulanıyor. Ama bunlar güzel deneyim yine de. O insanlar aslında kendilerini ikna etmeye çalışıyorlar, biliyor musun ?

Bunları bil de öyle olma. Bak burda bir amaç var. Seninle konuştuklarında sen x'ci misin diye soruyorlar ya sana, daha önceden x hakkında düşündüklerini yapıştıracak sana eğer öyle cevap verirsen ahahah... Şu soruların bir nedenine in. Tüm bildiklerimi birleştirmeyi düşünüyorum, daha fazla şey bilemeyeceğimi kabul etmişim demek ki, delirmekten korkuyorum. Akıl sağlığımdan eminim demek ki. Bakma öyle, benim kafam daha çok karıştı ama vazgeçmeyeceğim."  diyor. Artık içinde kar tanelerinin gözükmediği durağan küreye bakıyor.


Annem, "Ee, senin ev hep böyle sessiz mi, sıkılmıyor musun hiç?" diyor. "Nasıl ya, duymadın mı neler söyledi bu kadar çok konuşmaz o, neler dedi ya görmedin mi?" diyorum. Annem derin bir iç çekiyor, başka yöne bakıp ağlamaya başlıyor. Nasıl duymazsın diye serzenişte bulunuyorum. Bu sırada o, kar küresini almış tüm gücüyle sallıyor, sallıyor, sadece sallıyor.

Dışarı atıyorum kendimi. Kar şiddetini arttırmış. Kirpiklerimin kar olduğunu hissediyorum ama nasıl göründüğümü bilmiyorum. Koşmaya başlıyorum, donmak üzere olan su birikintilerini tekmeliyorum. Bu biraz hoşuma gidiyor. Daha hızlı koşmaya başlıyorum. Kar küresini almış arkamdan geliyor.

Atlatmak için sokaklara kıvrılıyorum, önüme çıkıyor aniden. Elindeki küreyi tüm gücüyle sallıyor. Hemen arkamı dönüp başka yere koşmak istiyorum ama yolun sonunda beni küreyi sallayarak bekliyor. "Bir kere bulaştım değil mi?" diyorum. "Bir kere bulaştım artık değil mi?"

Kaldırıma kapanıyorum, üzerime karlar dökülüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder